



İlk mağazasını 2004'te Eminönü'nde açan Kahve Dünyası, tamamı yerli sermaye ile hızlı yükselişini sürdürüyor. En son şubesini İzmir'in incisi Kordon'da açan Kahve Dünyası 22 şubeye ulaştı. Gücünü tüketicilerinin talep ve beğenilerinden alarak
ilerleyen kahve dünyaları,Türk kahvesi başta olmak üzere birçok kahve çeşidini sunmaktadır. Bunun yanısıra Chocolate world adı adında yine kendi üretimi el yapımı çikolatalarını da satışa sunmaktadır.Geleneksel ve çağdaş kahve tatlarını, lezzetli çikolatalar eşiliğinde çok şık, nezih ve sıcak bir ortamda bizlere sunuyor. Bu türk usulü kahve dükkanı gayet güzel ve ucuz. En başta kahve gerçekten bir kültür. Bizim kültürümüzü yansıtan ve tüm dünyada bilinen bu ürüne daha fazla sahip çıkmalıyız. Takdir edilecek bir girişim olan kahve dünyası , Starbucks karşısında desteklenmeli ki ayakta dursun. Sizcede artık Türk kahve kültürünü ülkemizde ve dünyada hak ettiği yere taşımanın zamanı gelmedi mi? 
Çoğu Avrupa'da olmak üzere 43 ülkede 235 mağazası bulunan ve bir kısmını da Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, Asya ve Avustralya'da açan Ikea;
5 mayıs 2005'te İstanbul-Ümraniye'de ilk mağazasını açarak Türkiye pazarı için start verdi. Dünya genelinde franchise sistemi ile mağazalar zinciri oluşturan Ikea, Türkiye'de MAPA Mobilya ve Aksesuar A.Ş ile iş ortaklığı da kurdu. Ikea, evlerini değişik tarzlarda dekore etmek ve güzelleştirmek isteyenlere; farklı zevkler, farklı ihtiyaçlar, pratik fikirler üreterek, her kesimden insanın alabiliceği geniş bir ekonomik yelpazenin içinde sunuyor. Bu sunumu da, bizleri alışverişimizde daha faal kılmak için self- servis bir yöntemle uyguluyor. Ikea'ya geldiğimizde kuru kuruya alışveriş yapmakla da kalmıyoruz çünkü acıkan karınlarımız için çok lezzetli yemeklerin bulunduğu bir restoranı bünyesinde barındırarak bize daha eğlenceli alışveriş yapmanın yollarını sunuyor. Ikea bir İsveç markası olduğundan; ürünlerinde, yemeklerinde ve dekorasyonunda İsveç kültürünü yansıtıyor.
Peki neden Türkiye'de hala bütün ev unsurlarının tek bir yerde toplandığı, böyle geniş kapsamlı bir markaya sahip değiliz? Çok sevip, çok rağbet gösterdiğimiz bir marka oluşturmak, Türkiye için ne kadar zor olabilir? Her ne kadar Ikea'yı çok ziyaret ediyor, seviyor olsak da bu da aklımızda bir soru işareti oluşturuyor. Türkiye acaba böyle organize olma kapasitesine hala sahip değil mi, ya da franchise almak daha mı kolayımıza geliyor?
Pazarlama stratejisini, bolgesel farkliliklar uzerine kuran ve dünyanın en çok tanınan markası olarak pazardaki yerini almaktadır. Dünyada reklama en çok para harcayan markalardan birisidir. Bunun karşılığını da nasıl aldığını hep birlikte görmekteyiz. Çok ilginçtir ki coca cola ilk başta eczanelerde ilaç olarak kullanılmış daha sonra içeriğindeki bazı maddeler değiştirilerek içecek olarak popülerleşmiştir. Müslüman ülkeler, hristiyan ülkelere göre daha az talep etmektedir Coca Cola'yı. Bunun sebebi ise Coca Cola'yı ters çevirip okuduğumuzda arapça 'muhammet yok,mekke yok' yazmasındandır. Çok fazla pazar payına sahip olan Coca Cola'nın, yapılan araştırmalara göre saniyede sekiz bin kutu Coca Cola tüketildiği saptanmıştır. Özel yapım tarifini ülke sırrı gibi korumakta, böylelikle taklitlerine karşı önlem almaktadır. Coca cola aynı zamanda sosyal sorumluluk çerçevesinde yaptığı yatırımlarla sadece duygusal yönden bir kesimi kendine bağlamayı amaçlamakta ve başarmaktadır.




Fotoğraf sanatını çok seviyorum. Aslında amatör bir fotoğraf meraklısıyım da. Fotoğraf denince birçok kişinin aklına Nikon ve Canon ismleri gelir. Bu gayet normal çünkü gerek fotoğraf makineleri gerek lensleri en yaygın 2 marka bunlardır diyebiliriz. Ancak son zamanlarda ciddi bi rakip kendini göstermeye başladı özellikle D-SLR tipi fotoğraf makinelerinde ; Sony.
Kompakt fotoğraf makinelerinde zaten kaliteli ve iddialı ürünler üreten marka D-SLR pazarına da sıkı bir giriş yaptı. A100 modeliyle çok başarılı olan Sony, A700 modeliyle çıtayı iyice yükseltti. Şuanda Nikon’un üst düzey amatör makinesi olan D300 ün bile fotoğraf işlemcisi Sony A700 den alınmıştır ki D300 piyasadaki en iyi makinedir desem yanlış olmaz. Sadece makineleriyle değil çok kaliteli lensler de üreten Sony, Carl Zeiss gibi dünyanın saygın optik firmalarından biriyle olan anlaşmasının da avantajını sonuna kadar kullanıyor.
Görünen o ki Sony pu pazarda kalıcı olacak ve hatta Carl Zeiss desteğiyle birçok Nikon ve Canon müşterisini çalıcak bile. Ben de bunlardan biriyim açıkcası. Sony’i tercih ettim bende ve gayet memnunum da. Bu pazardaki rakiplerin ve rekabetin artmasından dolayı çok mutluyum çünkü markalar arası rekabet herzaman müşteri için iyi sonuçlar veriyor.


la yayılmaya devam etti ve Nestlé'nin sınırlarını hayli genişletti. Henri Nestlé daha sonralarda geliştirdiği markasına "Nestlé" ismini verirken soyadının Almanca'da küçük kuş yuvası anlamını taşımasından kaynaklarak hazırlanan bir kuş yuvası logosunu kullandı. Yuvada yavrularını besleyen kuş görseli, markayı temsil etmenin yanı sıra, şirketin bir aile gibi işleyen politikasını yıllar boyunca gözler önüne serdi. Süreç içerisinde türlü değişiklere uğrasa da bugün Nestlé hala tüketicilerine verdiği güveni ve kaliteli hizmeti logosu ve kimliğiyle taşımakta. Hangimiz Nestlé ile büyümedik ki?
İleri ki yıllar için kampüs projesini henüz hayata geçirememesine rağmen, bu projenin okul için kontenjan artımı demek olduğunu da düşünürsek maddi bir planlamanın da olduğunu söyleyebiliriz. Ve bu gelirin yanı sıra okul sadece eğitim ve öğretimin dışında kampüs olanaklarıyla da tercih edilecektir. Kendisi için oluşturduğu temel değerler global insan için önemli yer tutmaktadır. Bunları gerçekleştirmenin yanı sıra, bu kavramlar okuyanları etkileyebilmektedir. Ayrıca yaptığı gezilerle,kalemlerle de tercih döneminde öğrencileri okula yönlendirebilmiştir. Burslu kontenjan varlığı da üniversitenin başarı sıralamasını etkilemekte ve bu da ücretli kontenjan adaylarını cezbetmektedir.


mazutlu arabası olan arkadaslarla dalga gecerken bi anda onlarda bizimle dalga gecmeye baslıyorlar artık mazot mu benzin mi tartısmasına girmeye gerek yok hertürlü cok yakmaya basladı bu işin en iyi yolu arabayı satıp bir tane kent kart alıp gezmek...bu arada küçük bir bilgi lpg yi bu tartısmanın içine sokmadım cünkü daha tam olarak saglıklı durumda degil,yani mazotla benzinin yanında degil su anda... 
Apple, ürünlerini tasarlarken öncelikle 10 farklı prototip üretiyormuş daha sonra 2 hafta boyunca bu 10 seçenek arasında tartışılıyormuş. Biri iyi hissettirmek diğeri ise pratiklik sağlamak olan 2 belirleyici faktör doğrultusunda sonuca varılıyor.
Ben dizüstü bilgisayar olarak okulumuzun bizlere verdiği HP marka dizüstü bilgisayarı kullanıyorum. Geçenlerde arkadasımın Apple laptopunu gördüğümde gerçekten çok beğendim. Kıyaslamaya çalıştım kendiminkiyle ve Apple ın keskin çizgileri, malzeme kalitesi, tasarımı ve güzelliğiyle çok üstün olduğun fark ettim. Zaten Apple geçen seneye göre laptop pazarında %38 büyüme göstermiş.
Apple tasarımın satışlar üzerindeki etkisinin farkında ve her geçen gün AR-GE departmanını geliştiriyor. Yeni çıkarttıkları iPhone da çok satıcak daha doğrusu başladı bile. Bende tasarımın yani görselliğin belkide en önemli unsur olduğuna inananlardanım. Bir ürünü pazarlamanın harika bir yolu onu güzel ve kaliteli gösterebilmek. Günümüz müşteri profiline baktığımızda çok şey isteyen bir müşteri tipi görüyoruz. Ancak güzel görünen birşey karşı konulamaz bir etki yaratıyor insanlarda. Ne yapıp edip almak istiyor insan doğrusu.
Apple'ın bu şekilde devam ettiği sürece başarısının da süreceğini düşünüyorum ve Apple markasının önünde saygılya eğiliyorum. Daha da güzel ürünlerini de sabırsızlıkla bekliyorum...
Okulların kapanmasına az bir zaman kaldı. Yaz mevsimi geldi geliyor.. Tatile çıkılacak.. Gezilecek.. Güneşlenilecek veee yüzülecek.. Valizler yavaş yavaş hazırlanıyor. Mayolar, bikiniler, havlular, terlikler ve paletler..
''Alışveriş'' kavramı erkeklere ters düşen bir kavram olduğu için biz kızlar biliriz yanımızda erkeklerle alışverişe çıkmanın zorluğunu...Tabi onlar da kızlarla alışverişe çıkmanın zorluğunu bilirler...Nasıl oluyorsa erkekler hemen karar verirler ne alacaklarına; kızların da o mağaza senin bu mağaza benim dolaşmalarına bir türlü anlam veremezler. Tamam bazen abartıyoruz bu alışveriş konularını bayaa vakit geçiriyoruz onu deniyorum bunu deniyorum derken.. Ama yine de seviyoruz işte..
Çözüm şu ki, o mağazada erkeklerin kadınları dışarı sürüklemesini önleyecek bir şeyler bulmak lazım.Mağazanın yarısında mutfak eşyaları, yarısında elektronik eşya satışı olsa bir şeyler değişir mi? Değişir tabi ki!



CO2 Emisyonları ve Küresel Isınma
Son yıllarda oldukça sık duymaya başladık bu sözleri.Küresel ısınma konusu aldı başını gidiyor ve bu tüm dünyayı ilgilendiren bir konu. Otomobiller de bunun en büyük suçluluarı olarak gösteriliyorlar ve ben buna sinirleniyorum açıkcası bir otomobil tutkunu olarak. Olabildiğince az otomobil olması, spor otomobillerin azalması, CO2 emisyonu düşük arabalar olması isteniyor.Toplu taşıma araçlarının tercih edilmesi öneriliyor vs...
Ancak bazı konular es geçiliyor bence; uçaklara bakalım. Kişisel online emisyon hesaplamaları, Londra Heathrow’dan Frankfurt’a otomobille 10 kez gidip geldiğinizde, emisyon değelerlerini uçağa göre üçte iki oranında azaltmış olduğunuzu söylüyor.
Buna rağmen hükümetler havaalanlarına yatırım yapmak konusunda gayet karalılar.
Spor araba sahiplerine sinirlenmemeli kimse, bir uçakta 860 km/s hızla ilerlerken arkanızda bıraktığınız CO2 yi düşündüğünzde daha iyi anlarsınız.
Avrupa Birliği yeni emisyon kurallarıyla otomobil endüstrisine zor anlar yaşatacak bu çok açık. Bu yüzden çevreci ve CO2 emisyonları daha düşük motorlu araçlar için üretim çalışmaları sürüyor. Otomobil pazarının bu yöne doğru ilerlediği daha doğrusu ilerlemek zorunda oluğu kesin. Kilogram olarak hafif otomobiller üretilmeye çalışılıyor fakat tüm bunlar için belkide bazı şeylerden ödün vermek zorunda kalınabilir; konfor , güvenlik, işçilik kalitesi gibi. Tüm bu yeni emisyon kuralları otomotiv sektörü için geçerliyken uçaklar için hiçbir sorun yok ortada. Onlar istedikleri kadar CO2 saçabilirler hala.
Neredeyse şöyle bir sonuç çıkıyor ortaya : Eğer 2008 de uçağa bir kez bile daha az binerseniz dünya için iyi ve faydalı bir şey yapmış olursunuz.
Dondurma.. Yaz mevsiminin yaklaşmasıyla herkesin aklı onda..7'den 70'e herkesin sevdiği; çileklisi mi, vanilyalısı mı yoksa çikolatalısı mı olsun, off karar veremedım 3'ü de olsun diye düşündüren, düşük kalorili, düşük kalorili diye dondurma yemekten mide rahatsızlıkları yada bademcik ameliyatı geçirebileceğimiz, bir de unutmadan, bilmece bildirmece dil üstünde kaydırmaca nın cevabı olan o güsel ve vazgeçilmez tatlı. Evet, burdan herkese duyuralım.. Diyette olanlara müjdeliyelim. Dondurmanın kalorisi gerçekten çok düşükmüş. Hatta dondurma yiyerek zayıflamak bile mümkünmüş.
riyorHollanda’lılar Evlerinde Soğuk Bira Yudumlamaya Sıcak Bakıyor.jpg)
Geçtiğimiz yıllarda bira üreten markalar, mutfak makineleri üreten firmalarla bağlantılı biçimde ilgi çekici ürünler sundular. Müşterilerinin taze ve soğuk biralarını evlerinde kendi kendilerine içme biçimlerini değiştirdiler.
Mesela; Heineken , Krups adlı kahve ve kapuçino makineleri üreten markayla birlkte bir bira makinası çıkarttı.Özel soğutucusu, 30 gün boyunca ilk günkü tazeliğini koruma özelliği ve üzerinde bulunan LCD ekrandan biranın o anki sıcaklığını derece biçiminden görebilme imkanı...
Heineken bu ürünüyle 150,000 den fazla sattı ve buna ‘BeerTender’ dedi.Şimdi de Philips aynı yolu takip ediyor.PerfectDraft adındaki çok benzer sistemiyle şimdiden satışları 30,000 i buldu.
Hem Philips hemde Heineken bu maiknelere uygun üretilen fıçıların dağıtmını yetiştirememekten dolayı özür dilemekteler.Aslına bakılırsa 2002 de Philips ve Heineken bu makineyi üretmeye birlkte başlamışlardı ancak daha sonra yollarını ayırdılar.
Şimdi ise Heineken dava açma hazırlıklarında.Philips’in kendilerini taklit ettiğini iddia ederek.
Her ne olursa olsun insanların dikkatini çekebilen ürünlerin ne kadar etkili oldukları ortada.Özellikle de evde bira keyfi için büyük bi çekişme olduğu...
Kanal D'de sabah ve öğle saatlerinde yayınlanan ''her eve lazım'' adlı teleshopping programını hepimiz biliriz.Bir telefonla aldım çok memnun kaldım diyerek, sevgi gösterileri ile birlikte reklamı yapılan elektrikli aletler,bıçak setleri,tencereler ve daha birçok şey..Bazen gülerek bazen merakla izleriz hepimiz.Peki, bu ve buna benzer teleshopping programları etkili bir yöntem midir? Tabi ki evet..
Teleshopping'i yaygın olmayan bir pazarlama yöntemi sanmayalım.Gayet yaygındır.Her eve lazım adlı program ile birlikte daha da yaygınlaşmıştır.Hatta bu program ' tv'den alışveriş mi olur ' diyenler için bir ilk olmuş, sevgi gösterileriyle tanıtılan ürünler herkesin ilgisini çekmiş, 'bunlardan bende de olmalı' dedirtmiş ve onları da her eve lazım müşterisi yapmıştır.Kim bilir..Belki bir gün herkes her eve lazım müşterisi olur..



Coca Cola, Amerika'da erkeklerin Coca Cola Light'ı çok feminen buldukları için tüketmemesinden ötürü, daha çok erkekler için Coca Cola Zero' yu piyasaya sundu. Erkeklerin hoşuna gidecek olan detay da şudur ki, bu ürünle birlikte ''diet'' kelimesi kullanılmadan diet ürün sunma olasılığı gelmiş oldu. 'Sıfır kalori ve sıfır şeker ile gerçek kola tadını yaşayabilmek' adlı slogan diet kolada da geçerli olduğu için test ettim.. Bunu içenler anlayacaklar ki tadı gerçek kola tadında değil ama yine de light kola tadından daha iyi olduğu kesin. Tabii imaj ve ambalajıyla herkesin ilgisini çekeceği de..